Bir ülke içerisinde piyasaya sürülmüş ve satılmakta olan malların aynısının yurt dışından temin edilerek 3. Kişilerce o ülkeye ithali paralel ithalat adını almaktadır.
“Söz gelimi Türkiye’deki tek yetkili satıcı A, bir firmanın televizyonlarını, marka sahibi firmanın verdiği münhasır tek satıcılık yetkisi ile yetkili firmadan satın alarak Türkiye’de satmakta iken, 3. Kişi durumundaki ithalatçı firma B, aynı malları, yani aynı niteliklere sahip orijinal malları, aynı ülkeden veya farklı ülkeden Türkiye’ye ithal ederse, tek yetkili satıcı bu malların Türkiye’ye ithaline engel olamaz.” (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, Oniki Levha, 5. Baskı, s.827)
Yargıtay 11. Hukuk dairesi de tek satıcılık sözleşmesine dayanılarak, paralel ithalatın engellenip engellenemeyeceği hususunda ise şu değerlendirmeyi yapmıştır: ‘Tek satıcılık sözleşmesinde sözleşmelerin nisbiliği ilkesi uyarınca kural olarak edimler ve yükümlülükler bu sözleşmenin tarafları arasında, yani yapımcı ile tek satıcı arasında karşılıklı olup, üçüncü kişilere herhangi bir yükümlülük getirmez. Zira tek satıcıya o bölgedeki tekel hakkı tanımak ve bu olanağı sağlamak yapımcıya düşen akdi bir edim olmaktadır. O halde tek satıcının bu hakkını 3. Kişilere karşı haksız rekabet yolu ile koruması ilke olarak mümkün değildir. Ayrıca tek satıcının Türkiye’de reklam yapmak suretiyle Pazar sağlaması, tamir ve bakım sağlaması da Türkiye’de aynı malı kanuni yollardan menşe ülkesinden başkaca ülkelerden orijinal şekilde ithal edip satan kişilerin bu eylemlerinin haksız rekabet kuralları uyarınca men edilmesini gerektirmez.’ (Yargıtay 11. HD, 26.05.1999 T. 1999/2086 E.,1999/4505 K. Ve 14.06.1999 T. 1999/3242 E. 1999/5170 K., 12.03.1999 T. 1998/7997 E. 1999/2098 K.)
Hakkın tüketilmesi hususunu düzenleyen SMK’nun 152. Maddesi 1. Fıkrasında “Sınai mülkiyet hakkı korumasına konu ürünlerin, hak sahibi veya onun izni ile üçüncü kişiler tarafından piyasaya sunulmasından sonra bu ürünlerle ilgili fiiller hakkın kapsamı dışında kalır.” Hükmünü haviyken 2. Fıkrada “Marka sahibi, birinci fıkra hükmü kapsamına giren ürünlerin üçüncü kişiler tarafından değiştirilerek veya kötüleştirilerek ticari amaçlı kullanılmasını önleme hakkına sahiptir.” Düzenlemesi ile birinci fıkradaki hükmün markanın değiştirilerek veyahut kötüleştirilerek kullanılması halinde geçerli olmayacağını öngörmüştür.
Tükenme ilkesi marka tescilinden kaynaklanan hakların istisnası iken, tükenme ilkesinin istisnası da piyasaya sunulduktan sonra malların 3. Kişilerce “değiştirilerek” kullanılmasıdır. SMK’nun 152/2. Maddesinde yer alan hüküm nedeniyle marka hakkı sahibi, kendisi tarafından ya da kendi rızasıyla piyasaya çıkmış olsa bile bu malların 3. Kişilerce değiştirilerek veya kötüleştirilerek tekrar ticaret alanına çıkarılması durumunda marka sahibinin buna engel olma hakkı bulunmaktadır. Böylece her ne kadar piyasada mevcut olan ürünleri yurt dışından temin ederek Türkiye’de piyasaya sunan kişi bu eylemini paralel ithalat savunması ile markanın tükenmesi ilkesine bağlarsa da temin ettiği ürünler ve bu ürünler üzerindeki markasal kullanımlarda değişiklik yaparak piyasaya sunması durumunda marka sahibi buna müdahale edebilir. Örneğin yurt dışında ABC markasının ürettiği ürünleri Türkiye’de satmaya yetkilendirilmiş ithalatçı X kişisi; bu markanın ürünlerini yurt dışından daha ucuz fiyatla temin ederek Türkiye’de hiçbir değişiklik yapmadan piyasaya sunan Y kişisinin eylemlerine müdahale edemezken yine aynı ürünü yurt dışından daha ucuz fiyatla temin eden ancak ürünler üzerinde bir takım değişiklikler yaparak veyahut ürünleri QWE markası adı altında piyasaya sunan Z kişisinin eylemlerine müdahale edebilir. Çünkü Y kişisinin eylemleri paralel ithalat bağlamında değerlendirilir ve markanın tükenme ilkesi gereği marka hakkı sahibi buna müdahale edemezken Z kişisinin eylemlerinde marka değiştirilmiştir ve bu durum marka hakkı sahibine zarar verebilme potansiyeli taşımaktadır.
“Davacı vekili, müvekkilinin ‘Henkel’ firmasıyla lisans sözleşmesi imzaladığını, adı geçen firmanın ‘Loctite’ ibareli yapıştırıcı ürünün sahibi olduğunu, davalı tarafından aynı ürünün ithal edildiğini, ürün ambalajı üzerinde silinti ve kazıntı yapıldığını ileri sürerek, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespitini, menini, ürün ve ambalajlara el konulmasını, imhasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, Hindistan’dan ithal edilen ürünlerin orijinal olduğunu, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davalının Hindistan’dan orijinal ‘Loctite’ ibareli yapıştırıcı ürün ithal ettiği, davacının 556 KHK’nin 13/2 maddesi gereğince ürün ambalajı üzerinde silinti ve kazıntı yapılması durumunda, ürünün piyasaya sürülmesini engelleyebileceğine… karar verilmiştir.” (11. H.D. 2009/10024 E., 2011/2630 K. 14.03.2011 T.)
Böylece paralel ithalatın markanın tükenmesi ilkesi gereği müdahale edilemez olması yani hakkın tükenmesi ancak bu eylem paralel ithalat yapan tarafından ürün ve marka üzerinde değişiklik veyahut kötüleştirme yapılmadığı halde geçerli olmaktadır.